Öyle bir şey dilemeliyim ki, hem inanıp hem de içime sindirmeliyim!
Yılda bir aksiyonum var, o da doğum günüm. Yani bir yenilik, bi cilveler, bi olur akla mantığa sığmayan dilekler. Ben zaten sıfır fikirle hayatıma devam edemiyorken, özellikle o haftaya giriş yaptığım an bana bi haller geliyor. Hayır madem kafanda var bunlar, e niye 2 ay önce 2 yıl önce gelmiyor da her şeyi bu perşembeye sığdırmaya çalışıyorsun ki?
Geç mi kaldım, erken mi diledim diye diye bu doğum günümde de bi doğru düzgün dilek dileyemedik. Herkesin var bi dileği, elbette. Bizim de var ama 32 yılda olmayan, ne değişecek de 33. yılda olacak?
Bu yıl mesela, çok kayıp verdim. Canımdan canlar gitti, güçlü müçlü de durmadım bam gün yaşadım acımı sırasıyla ama gel gör ki sırası var diye diye ben oldum tam bir katana. Katana nedir bilir misiniz? Köydeki anlamını söylemiyorum ama koskoca bir bıçak. Yani bu cırt cırt kağıt kesenler abi yapma diye bu bıçağa sarılıyor. Önünde yelek ilikliyor, öyle bir bıçak. Demem o ki, allahtan bi sağlık, bi de 25milyon dolar. Düz 30 değil, 25…
Aslında insan ne için dilek tutar biliyo musunuz, uzun zamandır istediği şeyi sesli söylerse daha bi olacak gibi gelir. Çünkü gün içinde de bir sürü şey istiyoruz, içimizden geçiriyoruz ama bu özel zamanları değerlendirmek amaçlı daha bi özenerek düşünerek diliyoruz bu dilekleri. Yoksa her gün 25 milyon dolar düşleyip uyumuyoruz ama doğum günüdür, bir pasta mumudur görünce bitimiz kanlanıyor. Adeta arsızlar gibi hop hop hop bir sürü şey istiyoruz.
Şimdi sen ne demeye getiriyorsun, dilek de mi dilemeyelim zaten yaşadığımız çukur bizi her geçen gün daha da içine çekiyor, bi oh demeyelim mi diyorsun diyebilirsiniz, HAYIR ne haddime ben. sadece. sorguluyorum. Madem dilekleri bu kadar istiyoruz, hep dile getirelim. 33 aman 3-4 muma kanmayalım.
Bana iyi yıllar, size de pastayı beklemeden geçireceğiniz zamanlar diliyorum.
İyi ki doğmuşum be!